Dünyanın en iyi takımı Spurs


Tüm takım sporları arasında hangi takımın gerçekten en iyi olduğunu anlamak kolay değil. ama benim bilgim dahilinde olan sporlar arasında 2 takım tanırım ben birincisi Barcelona ikinciside San Antonio Spurs. İkisi birbirlerini çağrıştıran takımlar değil. Mesela Real Madrid dersen aklıma NBA'de Los Angeles Lakers gelir. Ama Barcelona'yla Spurs'ün öyle bir benzerliği yok tek benzerlikleri alanlarında en başarılı takım olmaları.

Bu yazının ana teması aslında San Antonio Spurs,  Sadece aklımdan hangisi daha iyi takım diye kıyaslıyordum ordan başlayayım dedim. Evet iki takımı kıyaslamak imkansız ama niyeyse Spurs daha bi iyi takım gibi geliyor bana neyse Spurs yazımıza dönelim.

Öncelikle Spurs'ü basketbol takımları arasında değerlendirirsek kesinlikle en iyisi. 10 senedir aynı istikrar, kaliteli yönetim, kaliteli coach ve mükemmel uyumlu bir takım. Şimdi Spurs organizasyonuna baktığımızda, Spurs 3 adam üstüne kurulu bir takım gibi durur. Tim Duncan, Tony Parker ve Manu Ginobili'den oluşan bu üçlü 8 yıldır beraber ve 8 yılda 3 şampiyonlukları var. "Zaten Tim Duncan ligin gelmiş geçmiş en iyi power forveti, onun üzerine kurulan takım doğal olarak şampiyonluk adayıdır" diyebilirsiniz fakat olay o kadar basit değil, Spurs'ün başarısı sadece yıldızlardan kaynaklanan bir başarı değil. Çok daha derin, hatta felsefi bir altyapı var Spurs'te.

Şimdi ilk olarak Spurs'ün kadrosunu değerlendirelim. İlk adamımız Tony Parker'ı ele alalım, NBA takımlarının tamamına sorsak şampiyonluk için oynayacak bir takım kuracak olsanız guard'ınız olarak Tony Parker'ı seçermisiniz, yüzde 90'ı hayır diyecektir. Bence aklı başında hiçbir yapılanma Parker'ı seçmez ama Spurs'ün büyüsü burda başlıyor zaten. Gelelim diğer adamımıza Manu Ginobili sizce ligdeki en iyi shooting guard mıdır, bence hayır. Evet Manu bu ligin en yürekli adamı. Ona en çok yakıştırdığım lakap Obi Van Ginobili, sanırım 2007 yılındaki Detroit ile oynanan şampiyonluk maçında açılmış bir pankartta görmüştüm. Gerçekten bir Star Wars karakterinden farksız korkusuz, lider, karakterli aklınıza gelecek bütün iyi özellikleri bulabilirsiniz Manu'da, ama ligin en iyi shooting guard'ı diyebilirmiyiz, Kobe'yle kıyaslayabilirmisiniz veya Wade'le yani sanırım hepimizin cevabı hayır. Gelelim Jefferson'a neredeyse bitmekte olan bir kariyer, San Antonio Spurs'e geliyor, herkes Spurs nasıl böyle bir hata yapar diyor ve adam küllerinden doğup iyi bir görev adamı oluyor. Sizce Jefferson Spurs yerine Bucks'a gitseydi şimdi ne seviyede olurdu? Gelelim Dejuan Blair'e, Blair 2.01 boyunda Spurs'un pivotu. Boyu kısa olmasına rağmen iri kıyım vücuduyla Spurs'te iş yapıyor. Peki kaç tane takım takımın pota altını Blair'e emanet eder...

İlk beşin son oyuncusu bu lige girmiş en iyi power forvet olarak kabul edilen Tim Duncan. Duncan artık 35 yaşında, bacakları iyice ağırlaşmış, genç uçan kaçan adamlar üstünden smaça kalkma cesaretini gösterebiliyorlar artık. Bu sene aldığı sürede iyice düştü, kariyerinde 36 dakika ortalamayla oynarken bu sene 28,7 dakika oyunda kalıyor, hatta oyun kopmuşsa oyundan alınıp kenarda oturuyor. Bu seneki maçlara bakarsanız 15-20 dakika oynadığı maçlarda az değil. Sonuç olarak Duncan'da bildiğimiz Duncan değil artık, takımı tek başına taşıyamayacağı aşikar gibi gözküyor, eğer Spurs normal bir takım olsaydı öyle olurdu en azından.

Birde yedeklere bakalım, çok yakından tanıdığımız bir adam var benchte Gary Neal, hiç draft edilmemiş, avrupada büyük takımlarda pek bir başarısı olmayan ve Pınar Karşıyaka'daki performansıyla sevgimizi kazanmış bir adam. Ama şu anda Spurs'teki en önemli adamlardan biri aslında, Spurs'ün istediği adam, şut atarken tedirgin olmayan, korkmayan, gözü kara hücumcu. Ama Spurs  bu adamı draft etmedi, arayıp buldu. Neal gibi George Hill'de şu anda takımda çok önemli işler yapıyor ve Tim Duncan'la aynı süreyi alıyor. Peki bu iki adama yıllık ne kadar ödüyor Spurs, gerçekten komik bir rakam  525 bin dolar Gary Neal'a, 1.1 milyon civarıda George Hill'e ödüyor. İkisinin ortalama oyunda kalma sürelerinin toplamı 48 dakika yani ilk beşin bir adamını bu iki adam oluşturuyor ve masrafları 1.5 milyon dolar. Peki bu iki adam Spurs haricinde bir takımda olsaydı bu iki oyuncununda NBA'de olduğundan haberimiz olurmuydu, hiç sanmıyorum. Birde Matt Bonner var, sadece üçlük atar başkada pek işe yarar özeliği gözükmez ama Spurs'te 20 dakika oyunda kalıyor. Kadrodaki diğer adamlar çaylak Splitter, McDyess, yeni sezon sonuna kadar kontrat verilen Steve Novak ve Chris Quinn. Bu oyunculardan sadece McDyess'ın doğru düzgün NBA kariyeri var oda 37 yaşında. Splitter'da bu sene katıldı Spurs'e ve ilk senesinde genellikle sakattı.

Şimdide bu oyuncuların kaçıncı sıradan draft edildiklerine bakalım. Tim Duncan 1997 yılının 1 numarası herşey onunla başlıyor zaten. Tony Parker 2001 yılı 28. sıra, Manu Ginobili 1999 yılı 57. sıra, Dejuan Blair 2009 37. sıra, George Hill 2009 yılı 26. sıra, Splitter 2007 28. sıra ve Gary Neal hiç draft edilmemiş. Bunlara bakıp bu takım adam seçmekten anlıyor diyebiliriz herhalde. Tim Duncan'dan başka ilk 20 seçimi yok takımın ve bu adamlarla şampiyonluğun en büyük adayı konumuna geliyorlar.

Oyuncular bunlar ama birde coach var başlarında ki bence ligin en iyi coach'u. Greg Popovich bu takımı en ince ayrıntısına kadar biliyor hangi oyuncunun ne yapabileceğini, hangi sistemde en iyi performansı alabileceğini, ve kime karşı ne zaman ne oynayacağını ligde en iyi bilen takım. San Antonio Spurs yıllardır ligin en iyi savunma yapan takımlarından biri oldu. Fakat elindeki oyuncuların yetenekleri değiştikçe oyun sistemide değişiyor Spurs'un. Geçen senelerden farklı olarak  Popovich oyunu hızlandırıyor takımda, takımın birinci opsiyonu Tim Duncan yaşlanınca ve verimi düşünce set hücumlarını azaltıp elindeki hızlı hücumcuları kullanmaya başladı Popovich. Parker, Manu, George Hill ve Gary Neal hızlı ve iyi hücumcu adamlar bu sisteme cuk oturacak adamlar. Burda işte Popovich'in dehası birkere daha ortaya çıkıyor.

Eğer Popovich'i Phil Jackson'la kıyaslarsak farkı daha kolay göreceğiz. Phil Jackson'in sistemi eğer oyuncular çok kaliteliyse ve çok zekiyse tutar. Yani şampiyonluk için Michael Jordan, Pippen, Rodman, Horace Grant, Kobe Bryant, Shaq, Pau Gasol gibi oyuncuların en az iki tanesine aynı anda ve sürekli ihtiyacı var. Rotasyon'da neredeyse 40 dakika bu adamları oynatıyor ve bütün sorumluluğu bu oyunculara veriyor. Spurs'te ise Tim Duncan bile bu kadar gerekli bir adam değil sistem için. Sistemde hemen hemen 7-8 oyuncunun yükü eşit dağıtılmış. George Hill ve Tony Parker arasında pek bir fark yok. Dürüst olmak gerekirsede Spurs'ün öyle yetenekli oyuncularada ihtiyacı yok. Spurs kadrosundaki her adamı daha bir değerli kılıyor. Kim gelirse gelsin Spurs'e diğer takımlarda olabileceklerinden daha değerli bir parça haline geliyorlar ve takaslardada Spurs taktırıyor bu adamları. Yani Spurs'le takas yapıp karlı çıkan kaç takım vardır ki?

Yukarda saydığımız adamlar şu anda ligin en iyi galibiyet yüzdesine sahip takımın parçaları. İşte bu yüzden bu takım dünyanın en iyi takımı. Teker teker saydığımızda mükemmel diyebileceğimiz bi tane bile adam yok, ya sakatlık problemi var, ya yaşı ilerledi, hiçbiri şu anda oynadığı pozisyonda ligin en iyisi değil, ama takım olmak ne demek gösteriyorlar herkese. Takım yıldızı dediğimiz adamlar yedek takımla aynı süreyi alıyor, o zamanda yedekler diye bir kavram olmuyor haliyle tam bir takım oluyor Spurs. Tabi bu takımı oluşturan en önemli unsur Greg Popovich ve Tim Duncan. Spurs sadece oyun olarak ligin en iyi takımı değil, saygınlık ve asalet açısındanda ligin en iyi takımı. Spurs'u seversiniz veya sevmezsiniz ama saygı duyarsınız.

Yorumlar