Euroleague'de 24. hafta

Bu hafta çok uzun bir aradan sonra Euroleague maçlarını izledim. Öyle uzun uzun yazacak değilim ama dikkatimi çeken birkaç noktaya değineceğim.


Öncelikle Amerikan oyuncuların çokluğu. Amerika fabrika gibi basketbolcu bastığı için çok fazla oyuncu piyasaya salıyor. Bu oyuncularda evliya çelebi gibi tüm dünyayı dolaşıyorlar. Takım aidiyetleri, oyun ciddiyetleri pek yok. Ortalama Avrupa'lılar da NBA'de. Daniel Theis, Hernangomez kardeşler hepsi NBA'de havlu sallıyorlar.  Büyük abi Bertans bile Armani Milano'dan NBA'e gitti. Özellikle Avrupalı oyuncuların NBA'e gitmesi büyük sıkıntı. Euroleague'de NBA çıkışı diye bir garabet var. Melli'nin her sezon sonu NBA çıkışı var mesela. Euroleague'in önümüzdeki yıllarda çözmesi gereken asıl konulardan biri de bu. NBA çıkışlı kontratları engellemeli bir şekilde. Eğer bir takım 3 yıllık sözleşme yapıyorsa o sözleşme 3 yıllıktır. İlk senenin sonunda NBA'den teklif alırsam giderim diye bir şey olamaz. Şu anda takımların elleri bağlı tabi. Ekonomik güçleri çok yetersiz ama önümüzdeki yıllarda buna bir dur demeliler. Bu şekilde uzun soluklu yatırım yapmak imkansız.

Anadolu Efes'in kadro kalitesi yüksek ama sorumluluk paylaşımı sıkıntılı. Baskı yediklerinde takımı toparlayacak oyuncuları yok. Shane Larkin sürekli bir şey yapacak gibi ama o kadar. Yapacak gibi yapmıyor. Mesela Bobby Dixon maça girdimi fark yaratıyor, öyle şakası yok, direk icraat. Larkin'de icraat kısmı biraz sıkıntılı gibi. Bu maçta Fener maçı Efes'e bırakır gibi abuk sabuk söylemler vardı. Obradovic eşiyle FİFA oynasa nezaketen yenilmez 10-0 falan yener eşini.

Baskonia'nın ismi çığırından çıkmış. Bu takım bir zamanlar Tau Ceramica'ydı. Nereden nereye. Caja Laboral'e kadar ben de destekledim ama bu ne Kirolbet Baskonia Vitoria-Gasteiz. Akın Çorap Yeşilgiresun belediyespor gibi olmuş. Baskonia'da Vildoza deli şut soktu. Voigtmann'ın da ismini sürekli maç içinde duyduk. Her zaman olduğu gibi izlemesi zevkli bir takım. Eskiden Baskonia'da parlayan adamlardan tereddüt edilirdi. Baskonia'nın kendi sistemi içinde çok iyi görünen adamlar başka takımlarda batırıyorlardı. Şimdi de maçı o gözle izledim. O yüzden çok övemiyorum adamları.

Zalgiris'in ise öyle pek bir şeyini göremedim. Litvanya'dan uzun süredir basketbolcu çıkmıyor.  Domantas Sabonis, Jonas Valanciunas NBA'de. Geri kalanlar ise vasat altı. Jasikevicius, Stombergas, Karnisovas, Zukauskas kardeşler nerede şu andakiler nerede. Space Jam olmuş resmen. Ülke yeteneklerini kaybetmiş gibi. Kaybetmedikleri tek yetenek serbest atış. O her Litvanya vatandaşına default geliyor galiba.

Albert Oliver 40 yaşında ve 6 yıldır Gran Canaria'da. Amerikalı oyunculara evliya dedikte adam resmen takıma çöktü ayrılmıyor. Tabi kanarya adalarında yaşıyor adam resmen çalışırken emeklilik hayatını yaşıyor. Ayrılmaz tabi Gran Canaria'dan.

Panathinaikos'da Nick Calathes'i izlemek büyük zevk. Keith Langford'ta Unics'teki kadar skorer olmasa da hala iyi. Rick Pitino'yu kenarda görmek ilginçmiş. Pat Riley gibi takılıyor. Pana'nın takımı öyle yabana atılır bir takım değil. Bu takımın hali Pitino'nun kendi beceriksizliği. Pitino'da pek coach değil zaten.


Shved'in dönüş maçı da ilginç bitmiş. Khimki alacak gibi duruyordu, Fener-Efes maçına geçtim son periyotta vermişler öaçı.  Shved eline geleni atıyor veya asist yapıyor,izlemesi çok keyifli bir adam. Belki öyle sistem adamı değil ama kendini izlettiriyor. Bir diğer isim çılgını takım Armani exchange olimpia milan. Mike James sağlam oynadı. Ama esas beni heyecanlandıran Tarczevski oldu diyecektim ki adam Amerikanmış. Lampe'den sonra bir Polonyalı daha diyecektim ki yanılmışım.

Yorumlar

Yorum Gönder