New York'ta bir sonbahar


New York büyük elma, Amerikan rüyası yeni yüzyılın en büyük metropolü, dünyada konuşulan dillerin tamamının konuşulduğu şehir. Şimdi bu NY'ta bir basketbol takımı var tarihin en kötü yönetilen takımı Knicks. Şampiyon olduklarını ben hiç görmedim ama her zaman en çok maaş ödeyen takımlar arasında yer alıyorlar. Yani fiyat kalite paritesinde açık ara dünyanın en kötüsü. Şimdi birkaç yıldır doğru yapılanma peşindeler ve kilit noktaya geldiler. Free Agent'tan aldıkları Amare ve bütün takımı verip aldıkları Melo var ellerinde. Big three için son bir adım kaldı oda bir guard katmak takıma. Ellerinde iki opsiyon var birincisi Chris Paul, ikincisi Deron Williams.

Chris Paul resmen takasını istedi ve New Orleans'ın elinde Paul'e bizimle kal diyebilecekleri hiçbirşey yok. Yani Hornets'a baktığımızda aklıma Paul'den başka bir isim dahi gelmiyor aklımıza. Tek başına sap gibi duruyor Hornets'ta adama da yazık yani. Ligin şu anda en kaliteli guardı tamam en sağlıklısı değil ama kesinlikle en kalitelisi. NO'da bunun farkında ve ellerinden çıkaracaklar belli. Yani Hornets'ın durumu Orlando'nun durumundan farklı. Orlando Howard'ı takımda tutabilmek için salakçada olsa birsürü hamle yaptı, bu hamlelerle olayı daha kötü bir duruma getirdiler ama en azından denediler. Hornets kaç yıldır yanına birşeyler koymayı denemedi bile. Vasat oyuncuları alıp Paul'ün onları yükseltmesini beklediler. Şimdide ellerinden çıkaracaklar aşikar. 

Paul'ün gitmek istediği takım çok net Knicks. Zaten Knicks'te kendini yıllardır bu üçlüyü kurmaya hazırlıyor.Ama bir sıkıntı var Knicks adına ellerinde Paul'e karşı verebilecekleri hiçbirşey yok. O yüzden Paul'un free agenta düşmesini bekleyip kontrat imzalamak tek yol bu birliktelik için. Tabi bununda kötü yanları var Paul için. Alabileceği maksimum parayı alamıyor bu durumda. Yani Amare'nin kontratı ile Paul'un kontratı arasında 40 milyon dolar gibi bir fark oluyor. Tabi Amare'nin kontratı bir yıl uzun bunuda hesaba katmak lazım ama o bir yılı katmazsak yine 20 milyon dolar civarında bir fark var. Az buz değil bu fark yemişim big apple'ını big threesini derdim şahsen ben. 

Yani sonuc olarak Knicks'in Paul'u kadrosuna katması için Paul'un çok fazla kendinden feragat etmesi gerekiyor. Kaldıki NY değermi bu kadar şeyden vazgeçmeye tartışılır. Şehir, popülerlik, pazar değeri bakımından Kincks çok büyük avantajlara sahip. Amerika'nın en büyük pazarı en nihayetinde. Ama Knicks organizasyonunu değerlendirirsek o kadarda etkileyici değil Knicks'in Cv'si. Hadi geçmişini geçtim şu anda bile uyumlu bir kadrosu yok NY'un.Süperstar diye takımda bulunan Amare ve Melo ne denli büyük oyuncular bunu tartışmak lazım. 

Amare çok ağır sakatlıkların ardından o patlayıcı gücünün birkısmını kaybederek geri döndü. Phoenix'in sisteminde çok değerli bir parçaydı ve D'Antoni'nin önemli oyuncularındandı. Ama gerçekçi olursak Amare cidden çok büyük sıkıntıları barındıran bir oyuncu. Savunmada çok sakat mesela temel Pick'n roll savunması dahil hiçbir savunmayı bilmiyor. Lakers serisindede gördük zaten bunu. Gasol eğlendi resmen Amare ile. O yüzden soru işaretkleri barındıran bir adam Amare. 

Diğer yıldız Melo'ya gelelim. Melo genelde sorunlarıyla gündeme gelen bir oyuncuydu hep. Yetenekli, iyi şutör,  sorumluluk alan ve sürekli karşı takımın gözünün üstünde olması gereken bir adam. Ama hiçbir zaman bir süperstar olamadı. Yani hiçbir zaman bir Wade, bir Kobe, bir Howard olamadı. İşte burda sıkıntı devreye geliyor. Bu big three sistemlerinde yani 3 max. kontratlı oyuncuyu alıp etrafını kelepir oyuncularla donatma sisteminde o 3 büyük oyuncunun diğer bütün oyuncuların eksiklerini kapatması beklenir. Yani kenardan gelip maçı kurtarabilecek hiçkimse yok. Birşey yapılacaksa bu 3 oyuncu tarafından yapılacak. Bunu kaldırabilecekmi bu 3 oyuncu. Sakatlığı var bunun birde Amare ve Paul sakatlık konusunda sıkıntıları olan oyuncular. Birini yokluğu bile çok ciddi sıkıntılara yol açar. Buda Knicks'in sezon beklentilerini karşılayamamaları anlamına gelir. Bu handikaplar Paul'ün bu kadar fedakarlık yapmasına değermi acaba?

Sonuç olarak Chris Paul-Knicks birlikteliği kağıt üzerinde romantik bir birliktelik. Büyük şehir, 3 süperstar karşılarında Miami var yine 3 büyük süperstar falan romantik geliyor kulağa ama şöyle bir baktığımızda Paul'ün ciddibir mali kaybı var ve başarının geleceğide muamma. 

Şimdi gelelim diğer adaylara. Golden State, LA Clippers, Lakers ve benim büyük favorim Oklahoma. Başlayalım Golden State'ten. Paul'e karşı Stephen Curry, bu seneki çaylakları ve Ekep Udoh'u veriyor. Hornets kabul eder bunu ama Paul GS ile kontrat uzatmaz. O yüzden yalan olur GS. Lakers Paul karşılığında uzunlarından birini verebilir hatta ikisini verebilir. Hornets'ta iki uzunu kabul edebilir. Ama iki uzun vermek Lakers'ın hiç işine gelmez yani vermezde heralde. Odom ve Bynum'u verip Paul'u almak hiç mantıklı olmaz kadro dengesi açısından. O yüzden tek uzun verip Paul'ü almaya çalışabilirler. Tek bir uzun alıp Paul'u vermez herhalde Orleans. Eğer iki uzunuda verirlerse O zamanda Howard'ı kovalayamazlar ki öncelikleri kesinlikle Howard. O yüzden bu takas Lakers açısından öncelikli değil. He almak isterlerse alırlar o ayrı.

Gelelim Clippers'a. Ellerinde Paul'u almak için herşey var. Mükemmel gençler, maaş boşluğu, gelecek vaadeden fantastik oyuncular. Ama takım sahibinin kötü ünü ve koçun aşırı kalitesiz olması çok büyük engel Clippers adına. Takımın sahibi Donald Sterling ırkçı şerefsizin teki. O kadar kalitesiz bir adamki ne basketbola ne oyunculara nede takıma saygı gösteriyor. Zaten her takım en azından 10 yılda bir playoff takımı haline gelirken Clippers'ın hiçbir zaman o seviyelerde olamamasının sebebi  Sterling'in ta kendisi. O yüzden organizasyona olan güvensizlik en büyük sorun şu anda. Ayrıca koçta Del Negro yani başlarında bir koç yok öyle sahaya çıkıp oynuyor Clippers. He kadro olarak Paul'e çok uygunlar. Bad Blake var birkere, Eric Gordon'uda tutacağız diyorlar. Ya Deandre Jordan yada Tyson Chadler konuşulyor uzun rotasyonu için. Yani kadro olarak mükemmel bir oluşum ama yönetim zaafiyeti işte büyük sıkıntı.

Ha unutmadan birde Boston var. Boston'da Rondo'yu verip karşılığında Paul'u almak istiyor. Burdaki sorunda Boston'un yaş ortalaması. Temel direklerin ortalaması 35. Chris Paul gidip huzur evinde basketbol oynamak istemeyecektir. Daha uzun süre en iyi basketbolunu oynayabileceği bir takıma gitmek isteyecektir.

Gelelim son adaya Oklahoma city Thunder. Kadro yapısı ve derinliği, yönetimin mükemmelliği, Kevin Durant herşey Paul için ideal. Hornets'ı tatmin edecek parçalar var. Paul'de Oklahoma sistemine cuk oturur ve şampiyonluğun en büyük adayı haline gelirler. Ama işte burdaki sorunda pazarın çok küçük oluşu. Oklahoma ligin en küçük pazarlarından biri. O yüzden pek istemeyebilir Thunder'ı. He başarı istiyorsa en iyi yer şu anda Thunder ama işte büyük şehrin sihiri bambaşka birşey. 

Toparlarsak, şu anda herşey Paul'un elinde. Kimi tercih edecek göreceğiz. Ama gideceği takımın tüm çehresini değiştireceği çok net eğer sakatlık olmassa.

Yorumlar